6 Eylül 2011 Salı

Ağustos ayı ve II. Dünya Savaşı


Türklerin savaşları için çok önemli olan ağustos, II. Dünya Savaşı için de kritik bir aydır.

İlginçtir ama tesadüf olmamalı; ağustos, tarihi yönlendiren savaşların ayıdır. 26 Ağustos 1071 Küçük Asya’yı Türklere vatan olarak yazan bir başlangıçtı. 1526’nın 26 Ağustos’unda ise Türkler kudretli Macaristan krallığını Mohaç’ta ortadan kaldırdılar. Tarih umulmadık mecralara doğru gelişir; ondan beş sene evvel 1521’de aynı günlerde Macarların elinden Belgrad kalesi alınmıştı. Kim derdi ki 400 sene sonra 1921’in 23 Ağustos’unda Türkler Sakarya kıyısında vatanın son kalesini savunarak Küçük Asya’daki hayatlarını, talih ve tarihlerini hazırlasınlar. Bir yıl sonra 26 Ağustos’ta ise işgal edilen vatanın kurtuluşu için nihai zafer süreci başlamıştı.

Türklerin tarihi için çok önemli olan ağustos zaferleri M.Ö. 55 yılında Avrupa medeniyet tarihi için çok önemli bir başka zafere daha şahit oldu. İ.Ö. 26 Ağustos 55’te büyük Romalı komutan Julius Caesar Britanya adasına ayak bastı. Bu zaferle Britanya’nın tarihi varlığı insanlığa takdim edilmiş demektir ve Julius Caesar nasıl “Galya Savaşı” adlı eseriyle Galyalıların ülkesinin mevcudiyetini ve tarihini insanlığa tanıtmışsa İngiltere için de bu süreç başladı ve Britanya bilse de bilmese de, istese de istemese de ebedi hayatına Latin kültürü ile devam edecekti.

Yüzyılımızı mahveden II. Dünya Savaşı’nı herkes Eylül 1939 başında Nazi Almanyasının Danzig üzerinden Polonya’ya saldırısı ile başladığını bilir. Oysa savaşın meşum yanı, bundan bir hafta önce 23 Ağustos günü Stalin ve Hitler arasındaki saldırmazlık paktının ilan edilmesiyle ortaya çıkmıştır. Bu pakt Sovyet dışişleri komiseri Molotov ve Nazi Almanyasının hariciye nazırı von Ribbentrop’un adıyla anılıyor. Siyasi tarihin bir müraîlik örneğidir.

Büyük sonuçlar, küçük dramlar

Evvela güya dünyayı komünizmden kurtaracak Nazilerin babası Hitler ve ilerici insanlığın en büyük öncüsü (!) denilen Stalinist Rusya, Polonya’yı paylaşarak işe giriştiler. Antlaşmanın gizli paragraflarında Baltık ülkelerinin Sovyet işgaline açılması vardı. Üç Baltık cumhuriyeti ortadan kaldırıldı. Polonya’nın elindeki Galiçya Ukraynası, Sovyet Ukraynası’na bağlandı. Büyük neticelerin yanında küçük dramlar da vardır. Mesela Ukrayna Türkolojisinin büyük adamı Krimski bir müddet sonra hunharca katledildi. Polonyalılar gibi güya kurtarılan Batı Ukrayna’nın aydın ve bilginleri de ya kaçtılar ya da yok edildiler. Aslında bu muraî antlaşma savaşın başlangıcıdır ve ancak beş yıl sonra bir başka 23 Ağustos günü 1944’te Amerikalıların Fransa’yı kurtarması ve General Leclerc’in komutasındaki bir öncü kuvvetin Paris’e girmesiyle savaşın nasıl biteceği anlaşılmıştır. Bu beş yıl boyunca Avrupa ve bütün dünya ağır bedel ödedi.

Ribbentrop- Molotov Paktı’nın mürekkebi kurumadan Hitler Almanyası Barbarossa planını uygulamaya girişti. Haziran 1941’de Brest şehrinde Sovyet topraklarına saldırdı. Savaş başlamıştı ve maalesef hızla Moskova ve Leningrad varoşlarına kadar ilerleyen Alman orduları ciddi bir mukavemetle karşılaşmadıkları için bu ilerleyişin adı “yıldırım savaşı” oldu.

Komutanlar savaştan önce saf dışı
Alman ordularının hak etmedikleri yıldırım savaşını başarma nedenlerinin başında Sovyetlerin hazırlıksızlığı geliyordu. Silah ve mühimmat yoktu. Askeri teknoloji düşmanın üstünlüğüne erişememişti ama en büyük noksan komuta kademelerindeydi. 1937’den beri artan gerilim 1938’de başta Mareşal Tuhaçevski olmak üzere nitelikli Sovyet komutanların hepsinin kitle halinde suçlanması ve imhasıyla tamamlanmıştı. O kadar ki II. Cihan Harbi’nin ünlü komutanlarından Mareşal Konstantin Rokosovski bile savaş sırasında gönderildiği sürgünden alınarak orduların başına geçirilmişti; sürgündeki yerinden alınarak orduların başına geçirilmesi Kızıl Ordu için bir talihti.

Pek de yabana atılmayacak bir tez: Rusya savaşının başlama anında Hitler’in emriyle istihbarat şefi Amiral Kanaris güya Mareşal Tuhaçevski’ye Stalin’in üslubuyla kaleme alınmış bir plan sızdırmıştır. Bu, Tuhaçevski ve etrafındaki subayların imha planıdır. Bundan çok kısa bir zaman önce de Stalin’in önüne güya Tuhaçevski’nin ve arkadaşlarının darbe yazışmaları konmuştur. Bu gibi sahte evrakın Kanaris’in Alman istihbaratı mı, yoksa Yejov’un NKVDsi tarafından mı hazırlandığı elan tartışılır. Feci bir terör Rusya’nın en iyi komutanlarını adeta Alman saldırısından evvel saf dışı etti.

Uzun, ıstıraplı, milyonlarca asker ve sivilin imha edildiği Rusya savaşı mutlaka Almanya’nın bir ana unsur olarak beşer tarihindeki yerinin yıkılmasına neden oldu. Rusya daha uzun yıllar başka bir mecrada ilerleyecektir. Ama savaşın yeni bir Sovyet dünyası yarattığı da gerçektir.

Barış ve esenlik bizlerle olsun. Okuyucularımın uzun bayram tatillerini sağlıkla geçirmelerini temenni ederim.

İlber Ortaylı
(Milliyet, 28.08.2011)