17 Ağustos 2011 Çarşamba

Kuyucu Murat Paşa


(IV.Murad, Kuyucu Murat Paşa'nın bıraktığı şiddeti devam ettirdi.)

5 Ağustos 1611’de 95 yaşındaki sadrazam Kuyucu Murat Paşa ölmüştü. Celali isyanları denen ve tarihçi açısından tahlili henüz tartışmalı ayaklanmalar Anadolu’yu neredeyse kırk yıla yakın zaman kasıp kavuruyordu. Merhum hocamız Mustafa Akdağ’ın bu konudaki “Celali İsyanları” eserinin üzerine yeni bir yorum halen gelmedi. Fakir köylüler, gelecek ümidini kaybetmiş medrese softaları, kapıkulu sınıfına girememiş levendler, tımar beratını elde edememiş cebelüler, devlete başkaldıranların (kimi eşkıya kimisi devlet adamı) peşine katılarak ortalığı kasıp kavuruyordu.

Devlet, imparatorluktan sonra Cumhuriyet devrinde dahi takip edilen yeni bir kurum yarattı. Müfettiş paşalar, isyanı bastıracak kumandanlar fevkalade yetkiliydi. Mali yetkileri vardı, yargı yetkileri vardı ve tabii idam ve cezalandırma yetkileri vardı. Doksanındaki devletlu vezir bir müfettiş paşaydı; Osmanlı İmpataorluğu’ndan sonra cumhuriyet devrinde dahi izlenen fevkalade yetkili, vali ve komutanların ünvanıydı. Kuyucu Murat Paşa bazen düşmesin diye atının eyerine kendini bağlatırdı, ama aklı yerindeydi ve sertti. Görevini mistik bir şiddet ile yerine getirirdi. Suçluyu değil suç ihtimali hatta kabiliyeti olanını bile cezalandırırdı. Siyaset ettiği gövdelerden ayrılan kelleleri kuyulara doldurduğu için bu ünvanla anılmıştır. Şurası bir gerçek, 17. asırda IV. Murad’ın sert saltanatı da bunun üzerine binince, imparatorluğun asayişi avdet etti. Bu nedenle Kuyucu Murat Paşa devrine ve icraatına bazı tarihçilerin olumlu yaklaşmasının nedeni de budur.

Kuyucu Murat Paşa devrinden sonra çocukluktan çıkan IV. Murad’ın devri başlar, bilhassa onun Bağdat ve Revan seferleri boyunca geçtiği Anadolu kasabaları ve şehirleri şiddetli cezalara sahne olmuştu. Osmanlı tarihinin Murat Paşa ve Sultan Murad’lı bu dönemi devlet terörünün zamanıdır; lakin bir nevi restorasyon ve derlenip toplanma olduğu açıktır. Üstüne Köprülüler devri restorasyonu ancak bu sayede mümkün olmuştur; ta ki Viyana bozgununa kadar.

İlber Ortaylı
(Milliyet, 07.08.2011)