30 Mayıs 2009 Cumartesi

Siyasi Tarih 1914-1994

Giriş:
Herkesin yaşam, kişi özgürlüğü ve güvenlik hakki vardır.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi Madde 3
Fransız devrimi öncesinin en büyük savaşı olan "30 yıl savaşları"nın, Westphalia (1648) barış antlaşması ile son bulması sonucu Almanya parçalanmış, Avrupa karışmış ve Fransa bu savaştan en karlı çıkan devlet olmuştur. Dünya siyasetine yön verecek üstünlüğünü ele geçirmiştir. Şüphesiz Fransa’nın bu güce ulaşmasında en büyük rol oynayan kral 14. Louis’tir. 5 yaşında iken tahta geçmiş ama yaşı nedeniyle ülkenin yönetimini 23 yaşına kadar Kral Naibi Kardinal Marazin’e bırakmıştır. Marazin’nin yanlış tutumu isyanlara neden olmuş ve başkaldıran toprak aristokratlarının sesi 14. Louis başa geçmesi ile son bulmuştur. Ülke başında bulunan 14. Louis (1643–1715) dengeli bir iç ve dış politikası uyguladı. 14. Louis, içte müthiş bir ordu kurmuş ve ülke içindeki toprak aristokratlarının üstünlük iddialarına karşı, kralın yönetimini aristokratların yönetimine tercih eden halkı arkasına alarak merkeziyetçi otorite ile bütünlüğü sağladı. 14.Louis'in dış politika uygulamarında ise İspanya’ya veraset yolu ile sahip olmak istediği vardı. Bu sebeple İspanya Kralı 2. Charles’ın vücutça ve kafaca özürlü olan kız kardeşi ile evlenmiştir ama 2. Charles ölürken bırakmış olduğu akıllı vasiyet ile İspanyayı 14. Louis’ nın toruna bırakmış ve Fransa ile İspanya'nın birleşmesini engellemiştir. Çaresiz bunu kabul eden 14. Louis daha sonra kıyameti koparmış ve "İspanya Veraset Savaşı" nı başlatmıştır. Savaştan yenik ayrılan Fransa Utrecht antlaşmasını (1713) imzaladı. Her ne kadar Amerika kıtasındaki Newfondland ve Nova Scotıa kolonilerini İngiltere'ye kapırsada, Almanya'nın karmaşa içinde olması, İtalyan'ın parçalanması ve İspanya'nın etkisi altında olması Fransa'yı savaş sonrası güçlü bir devlet yaptı. Avrupa da Fransa'ya tek rakip devlet İskoçya ile birleşen ve Amerika da iki koloni elde eden İngiltere idi. Fransa'nın bu güçlenmesi ekonomisindeki iyileşme Fransa içinde burjuva ve tüccarların gücünün artmasına neden oldu.
14. Louis'nın 1715 yılında ölümü ile Fransa askeri gücünü yavaş yavaş kaybetmeye başladı. Her ne kadar 14. Louis Avrupa güç dengesini bozmaya çalışsada İngiltere'nin 1689 yılında "Büyük İttifaka" girmesi ile güçlenmesini engelleyemedi. Diğer bir olay ise (1756–1763) 7 yıl savaşlarında İngiltere’nin kesin bir galibiyet kazanmasıdır. İngiltere Hindistan ve Amerika’da ki Fransız topraklarını ele geçirdi. 7 yıl savaşları sonrası imzalanan Paris antlaşmasın da İngiltere dünyanın tek gücü haline gelirken Fransa kan kaybetmiş ve deniz aşırı topraklardaki sömürgelerini kaybetmeştir.
7 yıl savaşlarının bir diğer etkisi Amerika kıtası üzerinde olmuştur. Fransa'nın yenilgisi ile Kuzey Amerika’daki koloniler güçlü bir devlet istilası korkusundan kurtulmuş ve bu güven duygusu bağımsızlık ruhunun gelişmesinde etkili olmuştur. Dünyanın en büyük deniz ve sömürge gücü olan İngiltere’nin sömürgelerinden savaş giderlerini çıkarmak istemesi ve bunu vergi aracılığı ile yapmak istemesi tepkiye neden oldu. Savaştan yenik çıkan Fransa ise İngiltere'den intikamını alabilmek için 13 koloninin bağımsızlık hareketini destekledi ve Fransa'nın cömert yardımları ile Amerika 1776 resmen bağımsızlıklarını ilan ettiler.
Devrim öncesi Cumhuriyet yönetimine karşı çıkacak Avrupa’nın, Fransalılara devrimde örnek teşkil edecek Amerika’nın, Fransa’nın karşısına dünya devleti olarak çıkacak olan İngiltere’nin ve devrimin gerçekleşeceği Fransa’ nın durumu kısaca böyle idi.
14. Louis zamanında elde edilen zaferler ile Fransa ekonomisi ilerleme kaydetmiş ve burjuvalar güç kazanmaştır. 14. Louis ' in ölümü ve 7 yıl savaş yenilgisi ile de Fransa Krallığı yavaş yavaş güç kaybetmeye neden başlamıştır. Çözüm olarak savaş giderlerini halktan almaya başlamış alınan bu ağır vergilere rağmen vergi muaf sınıfının çokluğu nedeniyle bu vergiler lüks sarayı giderlerinden bile karşılayamaz duruma geldi. Bu iç bunalıma çare bulmak için 1789 yılında 1614 yılından beri toplanmayan parlamento toplandı. Parlementoya katılan tüccar ve burjuvalar soyluların ayrıcalarına tepki gösterdiler. Vergilerin düzene konması ve azaltılması ayrıca gümrük duvarının indirilmesini açıkça söylediler. Bir anayasa isteyen halk kurucu meclis kurdu ve tepti çekmek istemeyn 18. Louis bu karara boyun eğdi ama meclisi dağıtmak için asker topladı. Kralın bu tutumuna karşı halk ayaklanarak despotizme olan tepkilerini 14 Temmuz 1789 da ıÜüKrallığın baskıcı rejiminin simgesi ve siyasi suçluların bulunduğu Bastille hapishanesini yakıp yıktılar. Amerika’yı örnek alan devrimciler öncelikle "İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi" yayınlandı. Sonra kurucu meclis bir ananaysa hazırladı Kralın yetkileri sınırlandırıldı ve siyasal iktidarı kral ile halkın seçtiği bir parlamento arasında paylaştırıldı. Anayasa 1792 de kabul edildi ve kurucu meclis kendini feshetti.
Cumhuriyet Dönemi;
Fransa’dan diğer ülkelere kaçıp mülteci duruma düşen soylular ve devrimcilere karşı kutsal bir savaş açma hazırlığına girdiler ve sadece Fransa değil bütün Avrupa devrimcilere ve eski rejimciler olarak ikiye ayrıldı. Bu sırada Fransa’da siyasi sahnede egemen olan burjuvalar 11 yıl boyunca Fransa’nın mülki askeri ve dini kuruluşlarını yeniden düzenledi. Ülke içi yapılanma yanında ülke dışı yapılanmayı göz ardı etmeyen burjuvalar istilalara karşı Avustralya ve Prusya’ya savaş ilan ettiler. Savaş iyice büyüdü ve Fransa kısa bir zaman sonra birçok ülke ile savaşır hale geldi. Bütün Avrupaya karşı yapılan bu savaşın götürüsü büyük oldu ve bu ekonomik bunalıma çıkış yolu öneren ve mallara el koyma yasasını onaylayan 16. Louis tahtan indirilerek idam edildi. Yenilgiler yönetimi zayıflattı.
Terör dönemi;
20 Eylül 1792de Fransa da Ulasal kovanıyon dönemi başladı (1792–1795) bu dönemde ülke başına radikal devrimci olan ve iktidarı daha demokratik bir zemine oturtmayı planlayan ve muhaliflere karsı şiddet uygulayan jakobenler geçti ve önderleri Maximillien Robespierre idi. Alman prensliklerinin orduları doğudan ve kuzeyden Fransa’ya girmiştir. İngilizler hem güneyden hem batıdan Fransa ya saldırmışlardır. Ülke çaresiz ve tükenmiş bir haldedir ve tam bu tarihten 14 hafta sonra bütün Fransa da denetim jakobenler tarafından sağlanmış ve düzen kurulmuştur, işgalciler kovulmuştur ve Ulasal bir savaş seferberliği başlatan Robesspierre kısa zamanda istilayı püskürtmekle kalmadı ve taarruza gererek Hollanda, İsviçre ve Kuzey İtalya’yı topraklarına kattı. Arık tek rakip İngiltere idi.diştaki bu başarılar ülke sınırlarını garanti altına alırken giderler yine halktan karşılandı. ıÜüKitle halinde askere almalar, el koymalar, tutuklamalar, idamlar, hayat pahalılığına karşı kararnameler, zenginlerin mallarına vergi koymalar gibi bir dizi sert tedbirler alındı. Artık büyük terör dönemiydi ve Robespierre'in Terör Rejimine olan tepkiler arttı. Toprak reformunu askıya alınması siyasal istikrarsızlık savaş koşullarının getirdiği olumsuzlukları (paranın değer kaybetmesi gibi) konvansiyon yönetimi aşırı baskı ile örtbas etmeye çalıştı ve terör rejiminin önüne geçilemedi. Bilânço bu 3 yılık terör boyunca giyotinde öldürülenlerin %8'i soylu, %14' ü burjuva , %6 'sı din adamı ve %70' i köylülerdi. Devrimin en kanlı dönemi bu 3 yıllık süredir. Sonuç olarak tamamen amacını aşan jakobenler 1795 de yıkıldı ve 27 Temmuz 1794 Robespierre idam edildi. Yerini Direktuvarlar yönetimi devraldı ( Anayasal Cumhuriyet Dönemi ).
Direktuvar Dönemi;
1799 yılına kadar süren Direktuvar yönetimi savaş alanındaki başarılarını devam ettirdi. Fethettiği yerlerde kralları yıkarak Cumhuriyet rejimleri kurdu. ama ekonomisi kotu olan Fransa durumunu düzeltmek için kurtarılan devletlerin yağmalanmasına engel olmadı ve bu savaşlar gittikçe eski rejimin saldırılarına benzemeye başladı. Yanı dırektuvarlarda kendilerinden isteneni yapmadı ve köylü ve işçilerin yükünü hafifletmedi. Bu da Napolyon’un işine yaradı.
İmparatorluk dönemi;
Savaşlarda kazandığı başarılar ile ünlenen ve halkın güvenini kazanan Napolyon halkın desteğini arkasına alarak dırektuar yönetimini yıkarak kendisinin büyük yetkiler içinde olduğu bir konsül yönetimi kurdu.1799’dan 1815’e kadar artarak güçlenen ve kıtada egemenlik için savaşlar yapan Bonapart, 1804’te kendisini imparator ilan etmiş ve kendi öz monarşisini yaratmıştı. Bunu gerçekleştiren anayasa üç milyona karşı bin beş yüz oyla kazanmıştır bu da Napolyon’un halk desteğini açıkça göstermektedir. Ayrıca Napolyon sadece bir kesime değil her bireye hitap eden reformlar yapmıştır. Napolyon bir çok galibiyet kazanmasına rağmen Rusya’ya yaptığı sefer Napolyon’un sonunu hazırlamış 600 000 lık büyük ordusu ile çıktığı seferden 1500 kişi dönmüş ve 1814 yılındaki son askeri kampanyası ile Fransa işgal edildi ve Napolyon Elbe ye sürgün gönderildi. Napolyon’un yenilmesi ve 1815 viyana kongresi ile eski düzenin getirilmeye çalışıldı.
Ve yine Monarşi;
Fransa tahtına oturan 18.Louis 1824 yılına kadar basta kaldı. Louis belli bir miktarda devrimi anlamış ve monarşi yerine anayasalı meclisli bir yönetim kurmuştur ama gücün yozlaştırıcı etkisinde kalan 18. Louis kısa bir zaman sonra yeniden mutlak yönetimi seçti özgürlükleri kısıtladı ve üniversiteleri denetim altına aldı basına sansür koydu. Fransa uzun bir zaman sonra yine başa döndü ve Sonunda Napolyon'un yenilmesiyle son bulan İmparatorluk dönemi yerini krallık yönetimine bıraktı. Fransa devrim sözcüğü altında kavram mücadelesi verirken başa geçen her lider bir öncekini aratan eylemlerde bulunmuş ve Fransa’nın 26 yıllık devrim serüveni giyotin bıçağı altındaki terör eylemlerinden ileri gidememiştir ve bütün bu idamlar insan hakları adı altında yapılmıştır.